Modern toplumlarda olduğu gibi ülkemizde de evcil hayvan besleme alışkanlığı giderek artmaktadır. Pek çok insan evinde kedi, köpek, kuş gibi hayvanları beslemektedir. Uzmanlar günümüzde insanların stresten kurtulmak, daha mutlu olabilmek için evde hayvan beslemenin yararlı olduğunu belirtmektedirler. Bunlara ek olarak evcil hayvan besleyenlerin çevreleriyle daha uyumlu ve sağlıklı iletişim kurabildiklerini de eklemektedirler.
Aşağıda evlerde beslenen bazı evcil hayvanlarla ilgili dikkat edilmesi gerekenler üzerinde durulmuştur:
Kedi ve köpek bakımında en önemli başlangıç noktası aşılama ve bağırsak parazitlerinin tedavisidir. Aşılama, bulaşması çok kolay olan ölümcül hastalıklardan korunmada en önemli faktördür. Bu yüzden aşılama yapılmayan hayvanlar ve dolaylı yoldan beraber yaşayanlar büyük risk altındadırlar. Bulaşabilecek hastalıklar ölümcül ve tedavileri mümkün olamayabilmektedir.
Parazitler kedi ve köpeğin hayatının ilk evrelerinde öldürücü olabilmektedir ve bu parazitler bizlere de bulaşabilmektedir.Bu yüzden kedi ve köpeklerin hayatlarının ilk dönemlerinden itibaren parazitlerinden arındırılması gerekmektedir. Parazit tedavisi ömür boyunca sürmesi gereken ve de dikkat edilmesi gereken bir tedavidir.
Kuduz hiç şüphesiz hayvanlardan geçebilecek en tehlikeli hastalıklardan birisidir. Özellikle kedi ve köpeklerin ısırması veya tırmalaması yoluyla bulaşmaktadır. Aşı yaptırmak kuduzdan korunmada alınabilecek en önemli önlemlerden birisidir.
Evcil hayvanlardan geçebilecek hastalıklar özellikle hamile kadınları ve bebekleri etkilemektedir.
Kedilerden geçebilen toksoplazmozis adındaki hastalık hamilelerde düşüklere neden olabileceği gibi bebeğin beyninde de bazı hasarlara yol açabilmektedir. Bu parazit kediye bir zarar vermez. Kedinin vücudunda üreyen parazitler dışkı ile dışarı atılır. Temas edilmesi halinde bulaşmaktadır. Bu hastalığı önlemek için aşılarının düzenli yapılmış olması önemlidir ve de kedinin dışkısını yaptığı kum düzenli değiştirilmelidir.
Kuşlar evde beslemek için en fazla tercih edilen hayvanlardır. Önemli bir rahatsızlığa sebebiyet veren hastalık taşımazlar. Nadiren özellikle yaşlılarda ve immun sistemi düşük kişilerde ağır akciğer enfeksiyonlarına neden olabilirler.
Sürüngenler de son zamanlarda beslenmeye başlanan hayvanlardandır. Özellikle iguana tercih edilmekte olup bu canlının bulaştırabileceği en önemli hastalık Salmonella adı verilen bir bakteridir. gıdalar yoluyla insanlara geçmektedir. Bu hastalık kendini ishal, bulantı gibi belirtilerle göstermektedir. Yaşlılar, beş yaşından küçük çocuklar ve hamile kadınlar ise bu hastalık açısından yüksek risk grubunda bulunmaktadırlar. Hamile kadınlarda düşüklere neden olabilmektedirler. Bu yüzden hamile kadınların bu tür sürüngenler ile temas etmemesi uygun olur.
Tüm bu hastalıkların yanı sıra her türlü hayvan ve bunların tüyü alerjik yakınmalara neden olabilmektedir. Evcil hayvanların tüy ve deri döküntüleri sıklıkla alerji nedeni olabilmektedir. Bazen bu hayvanların salyası ve dışkıları da alerjenik olabilmektedir. Bu yüzden evde beslenen hayvanların temizliğinin düzenli yapılması gerekir.
Sonuç olarak;
- Beslenen hayvanın temizliğine,
- Barındığı ortamın(kafes gibi)temizliğine,
- Temizliği yaparken eldiven kullanılmasına,
- Aşılarının eksiksiz olmasına,
- İlk dönemlerinden itibaren parazitlerinden arındırılmasına,
- Evlerinde hamile,bebek veya alerjik kişiler bulunuyorsa beslemek için seçilen hayvanın türüne dikkat edilmelidir.
Evcil hayvanların bakımı nasıl yapılmalı?
Köpeklerde 8 haftalık olduğunda, üç aya kadar ki dönemde, 3 kez 3’er ara haftayla karma aşı dediğimiz mikrobiyal hastalıklara dönük aşılama periyodu var. 3 aylık olduğunda da kuduz aşısı yapılıyor. Her üç ayda bir, bazen de iki ayda bire düşürebildiğimiz, av hayvanlarında "kist" dediğimiz, hayvanların bağırsaklarında yaşayan tenya yumurtalarının insanlara bulaşmasıyla oluşan bir hastalığın önüne geçebilmek için gerekli parazit aşısı periyodik olarak yapılıyor. Aşıların yanında birçok şey var. Hayvanlar bakım istiyor gerçekten
Örneğin günlük olarak tüylerinin taranması, beslenmesi, yıkanması gibi pek çok sorumluluklar getiriyor. Özellikle halkımız hayvanları yıkamayı çok seviyor. Hayvanlar her dışarı çıktıktan sonra içeri girdiklerinde onları yıkıyorlar. Ancak kediler hemen hemen hiç yıkanmamalı, sadece dışarı çıktığında patileri silinebilir, köpeklerin de daha az sıklıkla yıkanmaları lazım. Köpekler yıkanırken kulaklarına su kaçmamasına özen gösterilmesi, bunun için de kulaklarına pamuk tıkanması önerilebilir. Yine yıkama sırasında kullanacağınız şampuanın ya da sabunun ph değerinin onların derisine uygun olması önemli, cildini kurutmamalı. Yıkandıktan sonra kurulama esnasında havlu ile fazla su alınıp tüyleri doğal kurumaya bırakılmalı. Bunların dışında bir tuvalet sıkıntısı var tabi. Hayvanlara tuvalet alıştırma konusunda vatandaşımız oldukça bilinçlendi. Kediler için kumlar var mesela. Hayvanlara tuvalet alışkanlığı kazandırılması kolay ancak eğitime geç başlanılmışsa veya hayvanın psikolojik durumana göre bazen zorluklar olabiliyor. Hayvanlarda parazit oluşmaması için pişmemiş çiğ etlerin verilmemesi gerekiyor. Bazı hayvanların beslenmesinde de çikolata, bisküvi türü şeyler verilmemesi gerekiyor. Örneğin, bisküvi ve çikolata köpek ve kedilerin dişlerinde tartar oluşturabiliyor, ayrıca gözleri için de zararlı.
Günlük olarak köpekler mutlaka dışarı çıkıp gezdirilmeli, evde köpek besleniyorsa tuvaletleri dışarı çıkarılarak yapılmalı. Hayvanların tuvalet ve beslenmeleri için dikkat edilmesi gereken şeylerden biri de bunların aynı saatlere denk getirilerek yapılması. Örneğin bir gün yemeğini saat 1’de veriyorsanız, ertesi gün de saat 1’de vermelisiniz. Tuvalet ihtiyacı da aynı şekilde.
Kediler ve köpekler karbonhidratlı yiyecekler ve çikolatalar hariç insanların yiyebildiği tüm yiyeceklerden yiyebilirler. Köpekler etobur oldukları halde, evcilleştikten sonra otobur statüsüne de giriyorlar. Bu anlamda bitki de yiyebilirler, yumurta, yoğurt, peynir ona benzer yiyecekler yiyebilirler. Ayrıca özellikle kemik suyu verilmeli.
Kedi ve köpeklerde bitlenme veya uyuz olma durumunda ne yapılmalı?
Böyle bir durumda veteriner hekime başvurmalı, tedavisi var. Ama aynı zamanda da kaldığı ortam önemli. Köpeklerin kaldığı yerler bazen çok da uygun olmayabiliyor. Pire daha çok görülebilir ama bit fazla görülmüyor. İstanbul ortamında daha çok pire olabiliyor, uyuz olabiliyor ya da beslenmeye bağlı kaşıntı egzama dediğimiz durumlar ortaya çıkabiliyor.
Evinde kuş besleyenler için kuşların bakımı ve kafes temizliği nasıl yapılmalı?
Kuş bakımında dikkat edilmesi gereken kurallardan birincisi, kafesin ceryandan uzak olması gerekiyor. Hayvanın içinde rahatlıkla hareket edebileceği yeterli genişlikte olmalı. Kafesin altlığı sık sık değiştirilmeli. Suluğuna iki günde bir mutlaka taze su konulmalı. Kuşların bakımında ilgi çok önemli. Genellikle ilk başlarda çok fazla ilgi alaka gören kuşlar daha sonra bu ilginin azalmasıyla bazen strese girip, hırçınlaşabiliyorlar. Bu anlamda ilgi ve alakayı azaltmamak gerekiyor. Veya onu seven kişi ilgi ve alakasını yanındaki başka kişilere mesela bir yeğenine gösteriyorsa bu anlamda sıkıntı olabiliyor. Bazen kış aylarında kaloriferin ortamı kurutur, bunun için de ortamda buhar oluşturmak gerekiyor. Kafesin dezenfekte edilmesi konusunda da çamaşır suyu sulandırılarak kullanılabilir.
Koruyucu hekimlik ister insan, ister hayvan olsun bir canlının sağlıklı bir yaşam sürdürebilmesi için oldukça önemlidir. Birçok viral ve bakteriyel hastalığa karşı geliştirilen aşıların uygulanması; yaşamı olumsuz etkileyecek, hayvanın sağlığı yanı sıra insan sağlığını da etkileyebilecek hastalıkları ortaya çıkmadan önlemek açısından önem taşır.
- Aşılama sağlıklı hayvana yapılmalı, aşıya başlamadan önce hayvan iç ve dış parazitlerden arındırılmalıdır. Vücut sıcaklığı normal 38-39,5°C olmalıdır.
- Aşılanacak hayvanlara en az bir hafta öncesinden kortikosteroid (kortizon) türü ilaçlardan biri yapılmamış olmalıdır.
- Hamilelik döneminde aşı uygulamaları ekstra stres yüklenmesine sebep olacağından hamileyken aşı uygulanmamalıdır.
- Öestrustaki (kızgınlıkta olan) köpeklere aşı uygulanmamalı, dönemi bitinceye kadar aşıları ertelenmelidir.
- İster yavru, ister yetişkin olsun aşılamadan 2 gün önce ve 2 gün sonrasında yıkama yapılmamalıdır.
Aşılama öncesi yavrularda özellikle dikkat edilmesi gerekenler:
Aşılamaya yavrular 6–7 haftalık olduklarında başlanır. Daha erken dönemlerde aşılamaya başlamak yavrunun anneden aldığı antikorlar sebebiyle bağışıklığın sağlanması yetersiz olacaktır.
Aşılanacak hayvan stres faktörlerinden uzak tutulmalıdır. Yavru evinize yeni geldiyse 5–6 gün eve alışmasını bekledikten sonra aşılamaya başlamalısınız. Bu süre içinde de hastalığı olup olmadığını da gözlemleme şansınız olacaktır.
Yavruların bir seri aşılaması bitene kadar dışarıdaki hayvanlarla teması engellenmeli, aşılama bitene kadar dışarıda gezdirilmemelidir.
Yavrular aşılama bitene kadar yıkanmamalıdır. Çünkü yavrularda bağışıklık daha henüz tam olarak gelişmediğinden yapılacak yıkama, yavrunun direncini kıracak ve hastalıklara karşı duyarlı hale getirecektir. Bu dönemde eğer gerekiyorsa temizlik işlemi için kuru şampuanlar kullanılmalıdır.
Yavru aşılarının bittiği dönemden sonra yapılacak olan aşı uygulamalarından (tekrar aşılar) bir hafta öncesine ve aşıdan bir hafta sonrasına kadar köpeğinize banyo yaptırmayın. Yeni banyo yapmış hayvanlara aşı yapmak birtakım olumsuzluklara (ateş, keyifsizlik…) yol açabilmektedir.
Kedi ve köpeğinizi yavru aşılamaları bittikten 1 hafta sonra dışarı çıkarmaya başlayabilir.